WR-HABER

Kültür ve sanatın sentezi

Bir buçuk asırlık Beylerbeyi Sarayı ihtişamıyla göz alıyor…

Boğaziçi’nin yıldızı, Osmanlı Padişahlarının Sayfiye yeri olan görkemli Beylerbeyi Sarayı 158 yıllık tarihi güzellikleri ve göz alıcı görüntüsüyle ziyaret edenleri adeta büyülüyor. Bu görkemli saray her gün yerli ve yabancı misafirlerini ağırlıyor.

Kendine özgün mimarisiyle İstanbul boğazına bulunan bu yapının inşasına, 6 Ağustos 1863’te başlandı. Sarayın yapımı 1864’te tamamlandı; iç hazırlık süreci, yapımı ve yerleştirilmesi tamamlandıktan sonra resmî açılış 21 Nisan 1865’te gerçekleşti. Saray inşa edilmeden önce bu bölgede, 1832’de inşa edilen saray ile bünyesindeki bazı yapılar vardı. Osmanlı Padişahı II. Mahmut tarafından yazlık bir saray olarak yaptırılan bu yapıda 1851 yılında bir yangın çıktı. Bu yangın sonrası tarihten saray, “uğursuz” olduğu gerekçesiyle kullanıma kapatıldı. Sonrasında tahta geçen Abdulaziz’in emriyle 1861 yılında yıkıldı ve Beylerbeyi Sarayının günümüzdeki hali yaklaşık iki sene içerisinde inşa edildi. Beylerbeyi Sarayı adını, bulunduğu yer olan Beylerbeyinden almıştır.

Sarayın mimarisi

Saray, yazlık bir ev olarak kullanıldı. Padişahın ailesiyle yaşadığı Valide Sultan dairesi ve işlerini yürüttüğü Hünkar dairesi olarak iki ana bölümden oluşmaktadır. İçerisinde üç giriş kapısı, yirmi dört oda, altı salon ve bir hamam vardır. Deniz kenarına inşa edilen saray iki katlıdır. Birinci katı tamamen mermerle döşeliyken ikinci katı mermere benzeyen taşlarla kaplıdır. Sarayın içi de dışı kadar görkemli olup içerisi altın nakışlarla, kemerlerle, ahşap oymalar ve işlemelerle süslenmiştir. Deniz kenarında olan sarayın tavanı, Padişahın deniz olan sevgisi yüzünden deniz, gemi gibi resimlerle işlenmiştir. Bahçesinin ortasında büyük bir havuz vardır ve etrafında bronz heykeller vardır. Batı sanatı ve mimarisinden esinlenen saray, doğu medeniyetleriyle de süslenmiştir. İçerisinde hat sanatları ve kitabelerle süslenmiş olan saray doğu-batı sentezini bir arada bulunduruyor.

Anadolu yakasının tek sarayı

Sarayın hikayesinin en üzücü kısmı ise II. Abdulhamit saltanatı sırasında çıkan isyan sonucu otuz üç sene Osmanlı devletini yöneten II. Abdulhamit bu sarayda sürgüne mahkum edilmesidir. Abdulhamit, yaşamının son altı senesini Beylerbeyi Sarayında geçirmiştir ve 10 Şubat 1918 yılında kendi odasında vefat etmiştir. Bu saray Osmanlıda ilk kez yabancı devlet liderlerinin karşılandığı saraydır. Anadolu yakasının tek sarayıdır. Bir dönem devlet konuk evi olarak kullanıldı.

Günümüzde müze olarak kullanılan 158 yıllık saray, mimari yapısı ve görkemli görüntüsüyle yerli halkının olduğu kadar turistlerinde ilgisini oldukça çekmektedir. İçerisinde fotoğraf çekimi yasak olan sarayın içi ve dışı güvenliklerle çevrilidir. Girişler yerli misafirlere müze kart ile yabancılara ise ücretlidir.

Posted on

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın